Sunday, May 18, 2014

EZLN ayaklanmasının 20. yılı: Dünyayı değiştirmek isteyenlere rahat yok – Immanuel Wallerstein

Yirmi yılın ardından: Neo-Zapatistalar
EZLN ayaklanması, dünya sağının 1970 ve 1994 arası görece kısa süreli başarısına karşı dünya solunun karşı-saldırısının başlangıcıydı
ezln
Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN), 1 Ocak 2014′te Chiapas ayaklanmasının yirminci yıldönümünü kutlanıyor. Bu bağlamda bir öz değerlendirme yapıyorlar. Nisan ayında Zapatista İsyanının Yardımcı Komutanlarından Musa (Moisés) EZLN’nin resmi hesabında “unutmaya karşı savaş” başlıklı bir yazı yayımladı. Makalede EZLN’nin sadece on dokuz yıl verdiği mücadele ile 520 yıldır yerli insanı ezen şeytani sistemin köşeye sıkıştırıldığını söylüyor.
Peki EZLN neyi başardı? Hangi anlamda bunun bir başarı olduğu söylenebilir? EZLN, hem dünya solu hem de dünya solunun emperyalizme ve neoliberalizme karşı dünya mücadelesine genel olarak ilgisiz kalan belli elementleri tarafından ciddiye alınmamakta. Onların ne başardığını eleştirenlere sormak gerekiyor. Onların yolu halka ilişkiler şovundan daha fazlası değil miydi?
Bu türden eleştiriler ayaklanmanın bütünlüklü noktalarını ıskalamakta. Onların birinci başarısı yirmi yıldır onları yok etmeye çalışmaktan usanmış Meksika ordusu karşısında ayakta kalmak. Onlar sadece askeri güçleriyle (ki Meksika ordusuyla kıyaslanamaz) değil, aynı zamanda hem Chiapas’ın yerli halkından hem de dünyanın geri kalanından aldıkları politik destek sayesinde Meksika ordusunu kendilerinden uzakta tuttular. Ordunun çabalarının otonom toplulukların kenarlarına yapılmış bir tacizden (bazen ölümcül tacizler) öteye geçememesi bu güç sayesindedir.
1 Ocak 1994′te ayaklandıkları zaman  EZLN’nin manifestosunda Meksika hükümetine ve dünyaya verdiği mesajlar neydi? Her şeyden önce, onlar yerli halkın kolektif ve demokratik olarak kendi kendilerini yönetme taleplerini yeniden dile getirerek ezilmiş yerli halkın itibarını onlara geri veriyorlardı. İkinci olarak, Meksika’da devlet iktidarını ele geçirmek gibi bir amaçlarının olmadığını söylüyorlardı zira bu onlar için baskı mekanizmasının el değiştirmesinde başka bir şey değildi. Bunun yerine Meksika hükümetinden kendi otonomilerini samimi ve resmi bir şekilde tanımasını talep ediyorlardı.
Üçüncü olarak, EZLN’nin kuruluş olarak seçtiği tarih, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşmasının (NAFTA) yürürlüğe girdiği tarihi işaret ediyor. Bu tarihi seçerek ABD’nin Meksika ve dünyadaki emperyalist rolünün reddini beyan ediyorlardı. Dördüncü olarak, sadece Chiapas’taki mücadeleye odaklanmadıklarını, dünya çapında ezilen bütün halkları ve sınıfların mücadelelerini desteklediklerini söylüyorlardı. Chiapas’ta katılımcıları dışlamayı reddederek (çünkü diğer katılımcılar onların gelmesini istemiyor) galaksiler arası toplantılar adını verdikleri toplantılar düzenleyerek buna vurgu yaptılar. Ve beşinci olarak bu görüşleri Yeli Ulusal Kongre yoluyla Meksika’da yaşayan ezilen diğer halklara yaymaya çalıştılar.
EZLN ayaklanması, dünya sağının 1970 ve 1994 arası görece kısa süreli başarısına karşı dünya solunun karşı-saldırısının başlangıcıydı. Washington Konsensüsü’nün ekonomik ve politik etkisi ve Sovyetler Birliği’nin çöküşünün yarattığı görünüşteki zafer arasında dünya sağı dünya-sistemindeki geçici üstünlüğünü ilan ediyordu. Zapatistaların yaptığı daha demokratik ve eşitlikçi bir dünyanın, aslında bir altenatifin olduğunu onlara (ve dünya soluna) hatırlatmak oldu.
EZLN, 1 Ocak 1994′te, Seattle’da 1999′da ve başka yerlerde başka zamanlardaki başarılı protestoların bunun yanı sıra 2001′de Porto Alegre’de  Dünya Sosyal Forumu’nun (WSF) toplanmasının yolunu açtı. Dünya Sosyal Forumlarında süregiden mücadeleler ve şimdi Küresel Adalet olarak adlandırılan hareketin oluşması EZLN sayesinde mümkün oldu.
Elbette, Yarımcı Komutan Musa’nın bize hatırlattığı gibi “Bizim için rahat yok; kendimizi büyük bir güçle mücadeleye adamalıyız”. Bence EZLN’nin nihai mesajı bu. “Başka bir dünya mümkün” şiarına inanan kimse için rahat yok.
1 Mayıs 2014
[binghamton.edu’daki İngilizce orijinalinden Pınar Atalay tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

No comments:

Post a Comment