Pedofili ( çocuk
seviciliği ) özelde ülkemizde, genelde dünyada özellikle de kapalı toplumlarda
gün geçtikçe artış gösteren bir halk sorunu olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir
klinik problem olarak gündemleri meşgul etmektedir.
Öncelikle “pedofili nedir?” sorusuna cevap aramak
konunun anlaşabilirliği açısından daha faydalı olacaktır.
Pedofili
konusunda otoritelerin yaklaşımları çeşitlilik göstermektedir. Otoritelerin
yaklaşımlarına göz atmadan önce pedofilinin kriminal ya da adli bir kavram
olmadığını, klinik bir tanı olduğunun altını çizmek önemli olacaktır. Kriminal
açıdan cinsel istismar ; bir kişinin, başka bir kişiye isteği dışında zor
kullanarak uygulanan cinsel etkinliklerin bütünüdür.
Örneğin; Dünya
Sağlık Örgütü (WHO) pedofiliyi ;bir yetişkinin bilerek ve bilmeyerek yaptığı,
çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkileyen
davranışlar olarak tanımlanmıştır (Polat & Alay ,2012).
Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesinden A.Erdoğan(2010), her çocuğa istismarda
bulunan bireyin pedofilik olmadığını iddia ediyor. Erdoğan’a göre pedofiliyi
tanımlarken en az 6 aylık bir süre boyunca, pedofilik bireyin ergenlik dönemine
girmemiş bir çocukla ya da çocuklarla cinsel aktivite bulunmayla ilgili yoğun
bir şekilde haz alması, cinsel açıdan uyarıcı fantezilerinin, cinsel arzuların
ya da davranışlarının sürekli olarak ortaya çıkmasının önemli bir nokta
olduğunu belirtiyor. Bu arada cinsel istismar vakalarına baktığımızda pedofili
vakalarının genellikle büyük yaş grubundan bireyler tarafından meydana geldiği
görülmektedir. Genellikle cinsel aktivite 40 ile 70 yaş aralarındaki erkeklerde
görülmektedir.Bazı kaynaklar bir bireye pedofili tanısının konulması için en az
16 yaşından büyük olması gerektiğini savunurken,bazı kaynaklar da çocuklara
uygulanan istismarı ele alınca çocuklar arası cinsel istismarı gözden
kaçırılmaması gerektiğini savunur. Çocuklar arası cinsel istismarda yaş farkı
en az 4 olduğunda, küçük çocuğun büyük tarafından zorla veya tehditle cinsel
davranışlara maruz bırakılması da cinsel istismar kapsamına girmektedir. Başka
kaynaklar ise çocuk istismarcıları ile pedofilileri ayırmak gerektiğini
savunur. Bu savı ise şöyle temellendirirler; pedofilileri, cinsel
istismarcılardan ayıran en büyük özellik, pedofililerin yaptıklarının yanlış
olmadığını düşünmesi ve çoğu pedofilinin his ve arzularını engellenemeyecek
hareketler olarak görmesidir. Yani bir nevi istemsizlik havası vererek
yaptıklarını meşrulaştırma kaygısı gütmektedirler. Bu yüzden istismara maruz
bıraktıkları çocukların ruh ve beden sağlığını umursamaz, kendilerini sorumlu,
rahatsız ve pişman hissetmezler. Pedofililerin hemen hepsi yaptıklarının doğru
olmadığını ve toplum tarafından kabul
görmediğinin farkındadırlar. Pedofili olmayan çocuk istismarcıları ise
kendilerinin kontrol dışı hareket etmediklerini kabul eder ve çoğu zaman vicdan azabı çeker,
pişmanlık hissederler.İstatistiklere göre bu tip istismarcılar çoğunlukla ya
madde bağımlısı ya da ruhsal açıdan problemleri olan bireylerdir. Çocuk
istismarcıları pedofililerin aksine suçlarının ispatlandığı anda savunma
mekanizması yaratmak yerine suçlarını itiraf edebilir ve özür dileme yoluna
gidebilirler. Pedofililer ise yargı ve toplum karşısında genellikle suçlarını
inkâr etme yoluna başvururlar. Suçlarının delillerle kanıtlandığı durumlarda
ise aşağıda belirtilen bahaneleri sunmaktadırlar ;
“Bu
davranış zararsız, siz gerektiğinden fazla önemsiyorsunuz” “Çocuk cinsel olarak
beni baştan çıkardı, kendime hakim olamadım” “Çocuğa aşk ve cinselliğe dair
bilgiler vermek amacıyla yaptım” “Çocuk da istedi, onun da rızası vardı” (Bkz.
N.Ç. Davası)
Çocukların maruz
kaldığı istismar sadece cinsel değildir elbette. Cinsel istismarın yanı sıra,
psikolojik ve fiziksel istismar da söz konusudur. Yetişkinler çocuklara
istismarda bulunurken güç ve otoriteyi çocuğa kabul ettirme, tehdit etme, boyun eğdirme ve
ikna etme amacıyla kullanmaktadırlar. Çocuğun cinsel istismarı sözel istismar,
açık saçık telefon konuşmaları, çocuklara cinsel organlarını gösterme
(ekshibisyonizm; teşhircilik), çocukları
soyma ve seyretme (voyurizm; röntgencilik), cinsel ilişkiye tanık edilme veya
çocuğun yanında mastürbasyon yapma, cinsel organını sürtme (frotterizm),
bedenine cinsel amaçla dokunma, okşama, müstehcen yayınlara konu etme, oral
seks, ağza vajinaya ve/veya anüse penetrasyon gibi pek çok farklı şekillerde
ortaya çıkabilmektedir.
Peki pedofili bir suç mu yoksa hastalık mıdır?
Pedofili; psikyatrist ve psikologlara göre klinik bir
tanıdır. Lakin eğer
pedofili birey şiddet ve zor kullanıyorsa olay kriminalize olur. Yapılan
detaylı araştırmalar sonunda, pedofilinin spesifik somut bir kökene dayanmadığı
ortaya çıkmıştır. (Yani olaya sadece ruh hastalığı, madde bağımlılığı açısından
bakmak yüzeysel olacaktır.) Pedofili yatkınlığının köken araştırmasında; din,
zekâ, ırk, eğitim, kültür, örf ve gelenekler meslek veya sosyal seviye gibi
etkenlerin aktif rol oynadığı kabul
edilir.
Tüm bunlar hala
birer muamma iken pedofili vakalarının önüne geçilmesi üzerine yapılan
tartışmalar hala devam etmektedir. Taraflardan bazıları olayın bir hastalık
olarak görülüp ve cezai işlem uygulanmasından yanayken , diğer taraf ise sadece
cezaya tabii tutulmasının kalıcı bir çözüm olmadığını tedavi ve cezai işlemin
bir arada olduğunu savunur. Ben de ikinci grubun önerisini daha haklı
buluyorum. Çünkü pedofilik bireyin sadece cezai işleme tabii tutulması , bu
problemi çözmez yalnızca erteler. Beni böyle düşünmeye iten bir başka sebep ise
pedofilinin oran
olarak en çok tekrarlanan klinikler olmasıdır.
Her ne kadar
işleyişinde problemler olsa da Türk Ceza Kanunu’nda gerekçe gözetmeksizin çocuk
istismarı yapan herkes kesinlikle cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu’nun 6. bölümündeki 102-105. maddeler,cinsel dokunulmazlığa
karşı işlenen
suçlara ayrılmıştır. 2005 yılında yürürlüğe giren 103. maddede çocuğa karşı
cinsel istismarda bulunanlara karşı şu yargıları içermektedir:
(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan
sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış
olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği
gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit,
hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen
cinsel davranışlar,Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair
bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş
yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya
üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici,
bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer
kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nü-fuz kötüye kullanılmak
suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza
yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a)
bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle
gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı
oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve
şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca
kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh
sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına
hükmolunur.
Gördüğümüz üzere
TMK’da geçen maddelerde mağdurun ruh ve beden sağlığının zarar görmesi
durumunda cinsel istismarcının suçu artabilir. Lakin TMK’da geçen bu şart bazen
karışıklığa,hatta suistimale yol açmaktadır. Mağdurun ruh ve beden sağlığının
zarar görmediğini iddia eden bazı hakimler istismarcıların serbest kalmasına ve
yeni istismar vakalarına dolaylı da olsa önayak olmaktadırlar. TMK’ya göre eğer
istismarcıya pedofili tanısı konulmamışsa kimyasal ve/ya psikolojik tedavi bile
şart koşulmamaktadır.
Yukarıda
pedofilinin sadece genetik veya hormonal kökenlere dayanmadığını belirtmiştik.
Yaşayış tarzı ve kültür de bu konuda önemli faktörlerdir. Türkiye’yi,
gelişmekte olan ülkeleri ya da geri kalmış toplumları ele aldığımızda, yani
İslam ve ataerkinin yoğun yaşandığı coğrafyalarda çocuklara olan güvenin az
olması da bir gerekçe kabul edilebilir. Bu tip ülkelerde yahut coğrafyalarda;
çocuktansa, yetişkine olan güvenin fazla olması veya kadındansa, erkeğe olan
güvenin fazla olması, cinsel istismar mağdurlarının problemlerini dışa
vuramamasının en büyük sebeplerindendir. Bu konuda çalışma yürüten kişi ve
kurumlar kayıt altına alınan vakaların sadece gerçekleşen vakaların sadece %15 olduğunu ileri sürmektedirler. Tüm
bunları göz önünde bulundurduğumuzda ailelere büyük görev düştüğünü görüyoruz.
Ailelerin çocuklarıyla samimi bir iletişim halinde olması çocuğun içinde
bulunduğu ( veya buna zorlandığı) istismar durumunun önüne geçilmesinde
yardımcı olabilir. Bunu bir nevi erken teşhis olarak anlayabiliriz.
Son olarak bu
problemin ciddiyetinin anlaşılması açısından, bu konudaki istatisteklere göz
atalım ;
·
Amerika
Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) istatistikler kız çocukların %12-32’i, erkek
çocukların ise %3-16’sının 18 yaşından önce cinsel istismara maruz kaldıklarını
göstermektedir.
·
Yargıya
intikal edilmiş resmi kayıtlara göre tecavüze uğrayan çocukların %34’ü 12 yaş
altı.
·
Yargıya
intikal edilmiş resmi kayıtlara göre tecavüz uğrayan her 7 çocuktan biri 6 yaş
altı.
·
Tecavüzden
hüküm giymiş her 10 mahkumdan 8’i 18 yaş altına tacizden orada bulunuyor.
·
Taciz/Tecavüz
suçundan hüküm giymiş mahkumların %5.3 ‘ü tekrar aynı suçu işlemektedir.
·
Pedofili
( Çocuk seviciliği) suçundan hüküm giymiş tutukluların %25’i daha önce bir
şiddet suçuna bulaşmış.
·
Öğrencilerin
%15 ‘i eğitim hayatları boyunca mutlaka öğretmen veya bir okul çalışanı
tarafından cinsel tacize maruz kalıyor.
·
Öğretmenlerin
%5’i bazı öğrencilerini aralıklarla taciz ediyor.
·
Çocuğa
öğretmen tarafından uygulanan tacizlerin büyük çoğunluğu rapor edilmiyor.
·
2013
yılı boyunca 500.000 kişi internet üzerinden çocuk pornosuna erişim
sağlamıştır.
·
Şu an
dünyada erişilebilinen 100.000 çocuk pornosu websitesi bulunmaktadır.
·
1994-2013
arası bir dönemde, internet üzerinden 3.2 milyon çocuk pornosu fotoğrafı
indirilmiştir.
·
Her 33
çocuktan biri internet ve cep telefonu yoluyla buluşma karşılığında kendilerine
para veya hediye teklif eden birileri tarafından rahatsız ediliyor.
Kaynaklar :
Değişen Dünyada
Biyoetik(2012)
No comments:
Post a Comment